![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEP9wKzwQPU_z-zDj1RSFZ5AnyZyS_gy8I2JUeNGwlbmv10eLf3wHVMoHmVnymxuMTlYntZI-rcKYSSuA8iBoI7WftAcuXYKCAfx-M_eCxDujcxqAwZGJXMKH_Y8sCDZReGANoLB_zX1Aj/s320/1000-pcs---beers---genuine-by-educa.jpg)
Kutu açıldı, içindeki parçalarla dolu poşet yırtıldı ve parçalar kutuya döküldü. Alışılmadık bir görüntü, alışılmadık bir kokuydu. Şimdiki gibi bilinçle değil ama büyük bir coşkuyla başladık. Sonrasına ne yapacağımızı pek bilemesek de ilk önce kenarları yapmak gerektiğini az çok kestirebildik. Kenarları topladık kaç tane olduğunu bilemeden ve bir yandan birleştirmeye başladık. Sonradan kafamıza dank etti ki 1000 parçanın içinde sayısını bilmeden kenar aramak biraz saçma olacaktı ve ilk kez matematik devreye girdi. 1000 parçadan yaklaşık 49cmx68cm bir puzzle oluşturmak için en ideal ikili 25x40'tı (20x50 kulağa fazla ince uzun geliyordu.) ve bu toplamda 126 tane kenar parça demekti. Hesap doğruydu ve 126'ya ulaştık. İlk parçaları takmak, sonradan her kıvrımına aşina olacağımız o girintileri, çıkıntıları tanımak bambaşka bir histi. Sonra bu renkli (ve sonradan farkedeceğimiz üzere en kolayı olan) puzzle'ın tek tek parçalarını takmaya başladık. Başlamamızdan itibaren uyku, yeme-içme, ders vs. dahil toplam 24 saat içinde bitmişti. Büyük keyifti bitmiş halde, tek tek uğraştığımız o 1000 parçanın ahengini görmek.
Bir ilginç nokta da bu puzzle'ı tamamen kendi imkanlarımızla çerçevelemiş olmamız. Başka bir şey için kullanılan ama hafif hasarlı bir çerçevemiz vardı, puzzle'a tutkalını sürüp bir kaç saat kuruttuktan sonra çerçevenin içine yerleştirip, arkasını kapattık. Her şey hazırdı artık. Duvara çivimizi çaktık ve ilk göz ağrımız, Ezgi'nin duvarındaki yerini aldı...
Puzzle detay: Beers, 1000, Educa