Katalunya Meydanı'ndan katedrale doğru inen Portal del Ángel isimli çok güzel bir sokağın 5 numaralı binasının altında yer alıyor Happy Books. Adından da anlaşılacağı gibi aslen bir kitapçı. Hızlı tempoyla, az zamanda çok şey görmek odaklı şehri turladığımız için aslında buraya girmeyecektik bile ama son anda gözüm kapının girişine dizilmiş kampanyalı puzzle'lara takıldı. O noktadan sonra mağazayı gezmemiz kaçınılmazdı zaten ama o kapıdaki koca stand meğer buz dağının sadece görünen kısmıymış.
Bu alttaki fotoğrafta girişteki standın önündeyim, Da Vinci'nin icatları ve el yazmaları konulu çok başarılı bir puzzle'ı incelerken çekmiş Ezgi. Puzzle hem çok güzel hem de sadece 7 Euro'ydu. (Gezi boyunca hep bir öncekinden daha iyisini aradığım için hiç puzzle alamadan döndüm sonuç olarak!)
Gelelim asıl beni özellikle bu mağazayı anlatmaya iten nedene. Daha önce irili ufaklı, çok farklı türden pek çok puzzle mağazası gezdim ama hiçbiri bu mağazanın puzzle odası (Reyonu değil başlı başına ayrı bir oda!) kadar cezbedici değildi. Daha önce tek odağı puzzle ve hobi ürünleri olan mağazalarda dahi bu kadar zengin bir Educa koleksiyonu görmemiştim. Sanıyorum dizayn, renkler ve aydınlatma da o anki hayranlığımda etkili oldu. Sonuç olarak odaya girdiğimdeki istemsiz tepkim objektiflere işte böyle yansıdı:
Öncelikle bayağı bir dolandım raflar arasında. Ambalajları, kutuları, fiyatları, isimleri karşılaştırdım ve en önemlisi İstanbul'da görmediğim özellikle de bir önceki yazıda bahsettiğim yeni puzzle'ları taradım.
Onlara gelmeden önce, en çok hoşuma giden mağazadaki bolluk oldu. Bizdeki mağazalarda 2000 parçanın üstünde 2 ya da, taş çatlasa, 3 puzzle olur. (İstisnalar var tabii; onlardan ilerleyen haftalarda mağazaları karşılaştıracağım bir yazıda detaylı olarak bahsedeceğim.) Burada ise sadece 3000 parçalık 30'un üzerinde puzzle vardı!
Bolluk bununla da sınırlı kalmıyor. Türkiye'de sayısı iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda mağazada görebileceğiniz 5000, 8000, 9000 gibi parça sayısındaki puzzle'lar için ise apayrı kocaman bir raf var. Koca gezi boyunca "Burada yaşamak vardı!" dediğim 1-2 zamandan biri o rafı gördüğüm an oldu. (500, 1000, 1500, 2000, 3000 parçalıklarda da her bir parça sayısı için başlıbaşına ayrı, en az bir raf olduğunu da belirteyim.)
Gelelim yeni puzzle'lara. Bir önceki yazıda kısa kısa bahsettiğim muhteşem güzellikteki Educaların hemen hepsi mağazada vardı. Fabrikadan çıktığı gibi sıcak sıcak raflara düşmüşler anlaşılan. Hepsi özenle dizilmiş, sergilenmişti.
Biraz ileride yine önceki yazıda bahsettiğim, renkleri ve temasıyla inanılmaz güzellikteki bu minik 500'lük Candy Bars'ı gördük. Ezgi'yle de çok şirin bir ikili oldular. :)
Bu alttaki pastalı çörekli puzzle'ı ise ben ya görmemişim ya da görüp çok beğenmemişim ki önceki yazıda yoktu ama mağazada ilgimizi çekti.
Yine önceki yazıda bahsettiğim World Monuments da karşımıza çıkanlardandı. O da yanıltmadı, ne kadar renkli ve şaşalı görünse de yakından bakınca da tam mükemmel dedirtmeyen bir yanı var. Tam adını koyamıyorum. Yine de oldukça güzel bir puzzle.
Yakından görüp incelediğimiz yeni seriden bir başka puzzle ise Dusk In Paris'ti. Özellikle Ezgi'nin en favori puzzle'ı oldu ve sanırım yakın zamanda evinin duvarını süslüyor olacak. :)
Çift olarak en çok beğendiğimiz ve daha önce görmediğimiz puzzle ise Streets of New Orleans oldu. Önceki yazıda nasıl olmuş da bu puzzle'ı atlamışım hiç bilmiyorum ama cidden çok ama çok güzel. Renkleri, çizgileri ve ruhuyla insanı etkileyen bir resim. Üstelik büyükçe, 1500 parça. Çok sevdiğim jazz ve blues'un çalınmadığı; adeta yaşandığı sokaklardan gelen büyüleyici bir puzzle. Bu da en kısa zamanda yapılacaklar listesinde!
Son bir puzzle olarak, benim geçen yazıdakiler arasında çok çok beğendiğim, renklerine hayran olduğum Rialto Bridge Fireworks var. Gerçekten bu puzzle'ın renk canlılığını ve bende uyandırdığı duyguları tarifte zorlanıyorum. Fotoğraftaki "creepy" gülümsemem için şimdiden özür dilerim, puzzle'a odaklanmaya çalışın. :)
Son bir fotoğraf kaldı sizlerle paylaşmak istediğim ama öncesinde şimdiye kadarki fotoğraflar içinde odanın zeminine hiç dikkat ettiniz mi ve ettiyseniz ne olduğunu çözebildiniz mi bir düşünün. Çözemeyenler için açıklayayım, odanın zemininde kocaman bir puzzle var. Puzzle'la az çok uğraşan, içli dışlı olan herkes bu meşhur puzzle'ı bilir. Benim blogumun da ismine ilham kaynağı olan ve zamanında dünyanın en büyük puzzle'ı olan 24000 parçalık Life, The Greatest Puzzle... Şu an Ravensburger'in 32000'lik Double Retrospect, Keith Haring isimli 5,5 metrelik puzzle'ı her ne kadar bu tahtı devralmış olsa da; Life, The Greatest Puzzle uzunca yıllar usta puzzle'cıların rüyalarını süslemiştir. İşte Happy Books, bu puzzle'ın kanlı canlı bitmiş bir halinin üzerini saydam plastik bir malzemeyle kaplayıp tabana yapıştırarak odanın zemininde kullanmış. Ben bunu fark ettiğimde mağazadan çıkmak üzereydik. Yaşadığım şaşkınlık ve heyecanı tahmin edebilirsiniz sanıyorum. Ben bu puzzle'ı öteden beri sevmem aslında. Kullanılabilecek o kadar tema, onca güzel manzara, bina, tablo, şehir varken niçin böyle "tuhaf" bir illüstrasyon kullanılmıştır hiç anlamam ama yine de bu boyutlarda bir puzzle'ı bitmiş olarak çıplak gözle görmek bambaşka bir tecrübeydi ve puzzle, fotoğraflarından çok daha güzel görünüyordu. Bu puzzle'ın nacizane bir fotoğrafıyla sonraki yazımda görüşünceye dek sizlere veda ediyorum.
